“TEBES ÇÖLÜ” ZAFERİ ( Video)
Bilindiği gibi Amerika imam Humeyni çizgisindeki Müslüman öğrencilerin rehin aldıkları Amerika elçiliğindeki casusları kurtarmak adına böyle bir saldırı planını hazırladı. Amerika İslam inkılabının zaferinden dolayı İran üzerindeki sultasını kaybetmişti. Bu nedenle İslam inkılabının tam bir zafere ulaşmasını ve yaşamasını istemiyordu. Nitekim İslam inkılabının zaferi sonrası Amerika Tahran elçiliği aracılığıyla askeri darbeler ve iç savaş çıkarma planlarını hazırlayıp komplolar düzenliyordu. Bu nedenle Müslüman öğrenciler bu fitne ve komplo odağını köreltmek amacıyla Amerika elçiliğine baskın yapıp, Amerikalı casusları tutukladılar.
Amerika’nın Tebes çölündeki askeri operasyonunun hezimete uğramasından sonra bir durum değerlendirmesi yapıldı. Buna göre Amerika’nın dönem başkanı Jimi Carter’in emri üzerine altı adet C-130 ve 8 adet helikopter filosu 25 nisan günü Amerikalı casus rehineleri kurtarmak için İran topraklarına gönderildiler. Amerika askeri nakliye uçaklarıyla helikopterleri NİMİtz uçak gemisinden kalkıp radarların tespit edemediği kör noktaları kullanıp Tebes çölünde iniş yaptılar. Son maksatları Tahran’da operasyon yapmaktı. Fakat bu operasyon sonucu iki helikopter Tebes çölünde arızalandı iniş yapmadan dönme zorunda kaldı. Diğer uçaklar ve helikopterlerse operasyonu sürdürmek amacıyla Tebes çölüne iniş yaptı.
Fakat bir helikopter yakıt ikmali yaparken arızalandı. Böylece 3 helikopter operasyonu devre dışı bırakılmış oldu. Bunun üzerine Amerikalı operasyon timinin geri dönmesi istendi. Fakat bu özel operasyon timleri dönüşe hazırlanırken kum fırtınası koptu. Bunun üzerine bir Amerika uçağıyla bir helikopteri çarpıştı. Bu kaza sonucu 8 Amerikalı asker öldü. Böylece Amerika askeri operasyonu başlamadan önce Tebes çölünde hezimete uğratıldı.
İslam inkılabının büyük rehberi ve İran İslam cumhuriyeti nizamının kurucusu İmam Humeyni Tebes çölündeki Amerika özel timleri operasyonunun hezimete uğraması hakkında şunları vurguladı; “Gaybi bir elden başkası bu olayı gerçekleştirebilir miydi.? Kim bay Carter’in helikopterlerini düşürdü? Bizler mi onları düşürdük?… hayır Kum taneleri düşürdü onları. Çünkü kum taneleri ve rüzgar Allah’ın görevlendirdiği memurlardı.”
İşte Allah cc’nin yardım eli Tebes çölünde Amerika işgal güçlerini ağır bir hezimete uğratıp, mazlum İran halkını Amerikalı özel timlerin şerrinden kurtardı.
Amerika işgal güçlerinin Tebes çölündeki hezimeti onlar için bir ibret dersi olmadı. Çünkü Amerika emperyalizminin devlet adamaları İran İslam cumhuriyeti nizamına ve hürriyetçi İran milletine karşı fitne ve komplolarını sürdürdüler. Nitekim Amerika’yla batılı müttefiklerinin kışkırtmaları sonucu, dikta ve Baasçı saddam Hüseyin rejimi İran’a karşı 8 yıllık kanlı ve yıkıcı bir savaş dayattı. Amerika son 30 yılda İslam inkılabını ortadan kaldırmak ve İran İslam cumhuriyeti nizamını zayıf düşürüp işlemez hale getirmek için siyasi ve ekonomik ambargolar uyguladı. İran’ın bilimsel ve teknolojik gelişmesini engellemeye çalıştı. Amerika günümüzde ve diploması araçlarını ve medya guruplarını kullanıp, İran’ı inzivaya sürüklemek için karalama kampanyasını sürdürmektedir. Amerika geçen yılki İran’ın 10. dönem cumhurbaşkanlığı seçimlerini karalamak için çeşitli komplolara başvurdu. Seçimler sonrası da uydu yayınları ve Internet şebekesi ve diğer kitle haberleşme araçlarını kullanıp, İran’a karşı psikolojik savaşını sürdürmektedir. Amerika ayrıca İran’a karşı terör ve tekfirci gurupları da kullanmakta ve iç savaş çıkarmaya çalışmaktadır. Nitekim Amerika İslam cumhuriyeti nizamına karşı çıkan guruplara 55 milyon dolar yardım etme kararı aldı.
Amerika dünya da terörizmle mücadele öncüsü olduğunu iddia ettiği halde, tescilli terör guruplarını İran halkına karşı kullanmakta ve desteklemektedir. Bunların en bariz örneği, halkın mücahitleri denen İslam ve halk düşmanı Münafıklar gurubudur. Bu terör örgütü binlerce İranlı yetkiliği ve sivil halkı katletti. Fakat günümüzde Amerika ve Avrupa ülkelerinde faaliyetlerini serbestçe sürdürmektedirler. Amerika Irak’ı işgal ettikten sonra terörist münafıklar gurubunun Irak topraklarındaki üslerini kapatmaktan kaçındı.
Amerika ve işbirlikçilerinin terör ve tekfirci gurupları desteklemesinin en bariz diğer örneği de sözde Cundullah adlı hunhar ve terör örgütüdür. İran’ın güney doğu bölgesindeki Sisten ve Beliçistan ilinde faaliyet gösteren bu terör ve tekfirci örgüt yüzlerce İranlı yetkili, güvenlik görevlisi ve yerli sivil halkı katletti.
Abdul-Mlik Rigi adlı bir şirretin liderliğindeki bu örgüt Amerika askeri istihbarat ve casusluk örgütleriyle yakın işbirliğini sürdürüp mali ve islah açısından destekleniyordu. Fakat İran İslam cumhuriyetinin istihbarat bakanlığının denetimindeki özel timler 23 şubat günü bu şirret ve katili Kırgızistan’daki Amerika yetkilileriyle görüşmeye giderken tutukladılar.
Abdul-Mlik Rigi tutuklandıktan sonra yaptığı itiraflarında Amerikalı yetkililerin bölgedeki önceliklerinin Taliban ile Elkaide terör örgütlerine karşı mücadele etmek olmadığını, asıl hedefin İran İslam cumhuriyeti olduğunu kendisine ifade ettiklerini söyledi.
Abdul-Mlik Rigi ayrıca Dubai de kendisiyle görüşen Amerikalı istihbarat yetkililerinin ve özellikle ÇİA yetkililerinin savaşacak durumdaki İranlı muhalefet ve terör örgütlerini desteklediklerini kendisine bildirdiklerini belirtti. Rigi’nin itiraflarına göre, Amerikalı yetkililer sözde Cundullah terör örgütüne operasyonlar yapmak ve İran İslam cumhuriyetine karşı savaşmak için her türlü mali ve askeri teçhizat yardımında bulunacaklarına söz vermişlerdi.
Amerika emperyalizmiyle ırkçı İsrail rejimi iran İslam cumhuriyetini nükleer saldırılarla tehdit etmektedirler. Amerika başkanı Barack Obama yeni nükleer stratejisiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada, Amerika’nın yeni politikasıyla “nükleer silahlara sahip olmayan ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşmasına (NPT) taraf olan ülkelere asla saldırılmayacağı taahhüdünde bulunup Kuzey Kore ve İran’ının bu kapsama alınmadığını söyledi. Halbuki İran İslam cumhuriyeti NPT’nin kurucu üyelerinden olup, nükleer silahsızlanmayı desteklediği gibi, barışçı ve sivil amaçlı nükleer enerjinin geliştirilmesi ve kullanılması hakkını saklı tutup desteklemektedir.
Amerika hegemonyacı ve zorba politikaları doğrultusunda NPT’yi imzalamayan soykırımcı ve işgalci İsrail rejimini desteklemekle kalmayıp bu işgalci rejimi nükleer silahlarla donatmış bulunuyor. Amerika bu çifte standart politikaları doğrultusunda nükleer silah sahibi Pakistan ve özellikle Hindistan’la nükleer işbirliğini sürdürmektedir.
Bu iki ülke NPT konvansiyonunu imzalamadıkları halde Amerika’nın baskısına maruz kalmamaktadırlar. Nitekim Amerika Dışişleri Bakanlığının Uluslararası Güvenlik ve Silahlanma Kontrolü Bölümü Müsteşarı Ellen Tauscher Washington’da yaptığı basın açıklamasında; Amerika için “özel arkadaş” sayılan Hindistan ve Pakistan için Uluslararası Nükleer Silahsızlanma Anlaşmasına (NPT) imza atmaları konusunda bir baskı yapılmayacağını vurguladı.
İran’ın barışçı nükleer programına rağmen Amerika İran milletine karşı nükleer terör estirmektedir. Fakat güya Amerika yetkilileri Tebes çölü olayı olsun ve diğer olaylar olsun henüz ibret dersi almamış bulunuyorlar. Çünkü İran milleti yüce Allah’ın yardımıyla inkılapçı ruh haletini ve kararlılığını sürdürmektedir. Hürriyet ve bağımsızlığına düşkün İran milleti düşmanların saldırıları ve özellikle Amerika’nın nükleer terör tehditlerine teslim olmamaktadır. Nitekim İran halkı ve gençliği 8 yıllık savaş’ta Basçı saddam rejiminin saldırıları karşısında direnip, onları hezimete uğrattı.
Nitekim İslam inkılabı rehberi Ayetullah Hamenei de yaptığı açıklamada, İran milletinin dünya kamu oyu’unda ve özellikle İslam dünyasında bilinçli, iman gücü yüksek yiğit, kararlı ve uzlaşmaz bir millet olarak tanındığını, düşmanların baslı ve komploları karşısında asla teslim olmayacağını söyledi.
Bilindiği gibi İran geniş ve güçlü bir ülke olup Fars körfezi ile hazar denizi ve de doğu ile batı ekseni itibariyle stratejik ve jeopolitik yüksek bir potansiyellere sahiptir. Amerika ve ırkçı İsrail rejiminin her türlü saldırıları eşine rastlanmadık imhacı bir tepkiyle karşılaşacaktır. İran İslam cumhuriyetinin savunma güçü kat kat artmış bulunuyor. İran İslam cumhuriyeti silahlı kuvvetleri en modern silah ve teçhizat ve askeri ve savunma taktikleri ve eğitim süreciyle donatılmış bulunuyor.
İran’a yapılacak her türlü saldırı ve tehdit İran İslam cumhuriyeti silahlı kuvvetleriyle İslam inkılabı muhafızlar ordusunun en vurucu operasyonlarıyla karşılaşılacaktır. İran milleti ve silahlı kuvvetleri Allah iman gücüyle hareket edip, kendi bağımsızlığı ve hürriyetini koruma kararındadır. Allah hakla batıl savaşında hak cephesine yardım edeceğini müjdelemiştir. Nitekim Allah Kuran’ı kerim’in Muhammed suresinin 7. ve 8. ayetinde şöyle buyurmaktadır: ” Ey iman edenler, eğer siz Allah’a (Allah adına İslam’a ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır…İnkar edenler ise, yüzükoyun-düşüş, onlara olsun; (Allah,) amellerini giderip-boşa çıkarmıştır.