Mısır Vakıflar Bakanı Muhammed Muhtar Cuma, ülkedeki camilerin siyasetten arındırılmasına yönelik olarak çalışmalara başlandığını ve bu amaçla bir komisyonun kurulacağını açıkladı.
Bakanın sözlerine göre camilerde sadece El-Ezher Üniversitesi’nin diplomasına sahip olan imamlar hutbeleri okuyacak. Vakıflar Bakanı, ayrıca mahallelerde bulunan ve genellikle diploması olmayan imamların hutbeleri okudukları zaviye camilerinin kapatılması planlandığını belirtti.
Arap ve Afrika Araştırmalar Merkezi uzmanı Mamduh Habaşi’ye göre bu camilerin kapatılması Mısır’daki durumun düzenlenmesi için mutlaka atılması gereken bir adım. Habaşi şunu söyledi: ‘Mahallerdeki camiler – aşırı İslamcıların faaliyeti için uygun bir yer. Çalışmaları ve faaliyetleri hiç kimsenin kontrolü altında değil. İşte bu yerlerde radikal İslamcılar faaliyetlerini sürdürmektedirler. Hükümetimiz bu durumun he kadar tehlikeli olduğunun farkında. Camilerin kapatılması ta yeni Anayasa üzerindeki çalışmalar yapılacağı zaman gerçekleştirilecek, bu mücadele laik Mısır için mücadeledir. Ama İslamcılar halaçok güçlü. 1971 yılında Anvar Saddat’ın iktidara geldiğinden beri İslamcılar Mısır’daki pozisyonunu güçlendirmiş oldu. Onlar ülkenin bütün devlet ve toplumsal yapılarının içine girmişti. Bunu göz önünde bulundurarak onlarla mücadele yöntemlerinin radikal olması gerektiğini anlıyoruz, onların Mısır’ın siyasi hayatından çıkarılması lazım’.
Ancak bunu yapmak hiç te kolay olmıyacak. Rusya Halkların Dostluğu Üniversitesi’ne bağlı Modern Siyaset Enstitüsü uzmanı Roland Bicamov, Mısır’ın yeni yetkililerinin ülkedeki durumu düzenleme kararını vermesi halinde camilerin kapatılmasının bu yolun daha başlangıcı olacağını düşünüyor. Roland Bicamov şunu dedi: ‘Çatışmanın barışçıl çözümü ihtimali şimdilik söz konusu değil. Gerek laik güçler gerekse Müslüman Kardeşler güç yöntemlerini kullanıyor. Ama Kardeşlerin düzenlediği eylemler daha çok her şeyin yıkılmasına yönelik, bu yüzden halkın hiddetini uyandırıyor. Dün onlar metro çalışmasına engel olmaya, bugün 6 Ekim Köprüsü’ndeki trafiği kapatmaya çalıştılar, her gün Sina Yarımadası’nda terör eylemleri yapılıyor, Hıristiyanlara karşı baskınlar düzenleniyor. Onlardan her şeyin beklendiği bellidir. Mısır’daki durum 90’lı yılların başı durumunu hatırlatıyor. O zaman ülke iç savaş eşiğinde bulunuyordu. Kahire’nin bazı mahallelerinde iktidar resmen İslamcıların elindeydi, orada şeriat kanunları yürürlükteydi. Cumnurbaşkanı Hüsnü Mübarek bu tehlikeli duruma son verip tetörizm tehdidini ortadan kaldırmak için çok çaba sarfetmişti. Şu an hükümetin üç ana hedefi var, o da terörizm ile mücadele, ekonominin güçlendirilmesi ve yeni anayasanın geliştirilmesidir. İç çatışmaların daha da büyümesini sadece sert yöntemler kullanan güçlü hükümet önleyebilir’.
Uzmanlara göre yeni hükümetin bu hedeflere ne kadar başarılı bir şekilde ulaşabilmesine sadece Mısır’ın değil tüm bölgenin istikrarı bağlı.
