Malezya Havayollarına ait toplam 239 yolcu ve mürettebatın olduğu Malezya uçağı, 8 Mart’ta Kuala Lumpur’dan Pekin’e hareket halindeyken güya radardan kaybolmuştu.
Aradan tam iki hafta geçmesine rağmen ne uçak, ne de uçağa dair herhangi bir emare bulunamadı.
Bundan otuz yıl önce ‘Amerika, Sultanahmet Meydanı’ndaki bankta gazete okuyan bir adamın hangi satırı okuduğunu bile bilir’ diyorlardı.
Aradan geçen sürede teknoloji bu denli gelişmiş olmasına rağmen, aynı Amerika kendi yaptığı devasa uçağı bulamıyor öyle mi? Dün bunları söyleyenler şimdi de bizden bu yalana inanmamızı bekliyorlar.
Üzerinde cep telefonu olan bir kişiyi Pensilvanya’daki zat bile odasında, birkaç metre yanılma payı ile tespit edebilirken, koskoca bir dünya içinde 250 kadar insan bulunan dev uçağı izleyemiyor ve yerini tespit edemiyorsa, haberiniz olsun biri aklımızla dalga geçiyor
Malezya uçağının kaybolduğu bölgede, ABD’nin yaklaşık 200 noktada askeri üs veya askeri varlığı var. Yükselen güç Çin’e karşı teyakkuz halinde olan ABD, adeta uçan her kuşu izliyor.
Buna İngiliz, Japon ve Çin askeri güçlerini ve sayısız uyduyu da eklediğimizde, bölgede düştüğü iddia edilen bir uçağın yerini tespit edememek bizi aptal yerine koymak değil midir?
Adana İncirlik örneğinde olduğu gibi, ABD üstlerinin bir bölümünün yerini herkes bilir. Pek kimse bilmese de sivil veya askeri hava alanlarının içinde yahut altında çok sayıda gizlenmiş üstleri de mevcut.
Bu durumda haklı olarak herkes ‘Malezya uçağına ne oldu, neden bulunamıyor’ sorusunu daha güçlü bir şekilde sormak zorunda.
Radyasyon ve yönlendirilmiş enerji uzmanı Leuren Moret‘in, EcologyNews.com’dan Alfred Lambremont Webre’ye verdiği mülakatta, 8 Mart 2014’te Malezya Havayollarına ait MH370 sefer sayılı uçağın, ABD Deniz Kuvvetleri’nin yeni açıkladığı Lazer Silah Sistemi (Navy Laser Weapons System -LaWS) tarafından düşürüldüğünü iddia ediyor.
Vietnam silahlı kuvvetleri amiralinin, uçağın düştüğü yere ait ilk tespit ettiği yerin doğru olduğunu belirten Leuren Moret, Amerikan ve bazı Malezya medyası, Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin hedef saptırmaya yönelik dezenformasyon amaçlı bilgilerini yayınlayarak herkesi aldattığını dile getiriyor
Moret, ABD Deniz Kuvvetlerince yapıldığınıı iddia ettiği operayonun, LaWS (Lazer Silah Sistemi) denemesi olduğunu, bunun da Putin’in bir süre önce yaptığı Topol Füze Sistemi’ne yönelik stratejik bir cevap olduğunu söylüyor.
Uçak yolcularından 4 kişinin kimliği, hadisenin daha da karmaşıklaşmasına yol açıyor. Zira olayın bir ucu yine baronların baronu Rothschildlere uzanıyor.
İddiaya göre uçakta yer alan, Peidong Wang, Zhijun Chen, Zhihong Cheng ve Li Ying isimli yolcular, Jacob Rothschild’e ait yarı iletken işi yapan, Freescale Semiconductor firması‘nın patent ortakları.
Eldeki sözleşmeye göre söz konusu patentte; 4 araştırmacı ile Freescale firmasının eşit payı var. Ortaklarından herhangi biri ölürse, hakları otomatikman diğer ortaklara geçiyor. Beş ortaktan dördü öldüğüne göre, tüm patent Freescale‘e geçecek.
Türkiye’de de faaliyet gösteren Freescale firması, 4 milyar dolar ciro ve 18 bin çalışanı olan gizli bir dev. Bu yapı hakkındaki söz konusu iddia gerçek çıkarsa hiç kimse şaşırmamalı. Zira tarih, benzeri katliam hikâyeleriyle dolu!
Bu nedenle adeta vakumlanarak yok edilen uçak sayesinde, hem Malezya’nın yargılama girişimine, hem Putin Rusya’sına, hem de yarı iletken patentin sahibi kişilere yönelik bir hamle yapıldı.
Bize başka yalanlar söyleyerek olayı aydınlattık deseler bile, bu iddialar başlı başına büyük bir oyunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Hiçbir şey, medyada yansıtıldığı gibi değil. Zira tüm dünyada ana akım medya, söz konusu satanist baronların kontrolünde.