Ana SayfaGenelManşet

HEMEN ACELEDEN SURİYE DEDİNİZ,DAHA SUÇU İRAN’A ATACAKTIK

HEMEN ACELEDEN SURİYE DEDİNİZ,DAHA SUÇU İRAN'A ATACAKTIK

Bir süredir Oxford Üniversitesi’nde dersler veren STRATİM (Stratejik İletişim Merkezi) Başkanı Yaşar Yakış’ın değerlendirmeleri şöyle:

Reyhanlı’da yapılan saldırının siyasi hedefi ne sizce?

Türkiye’yi savaşa çekme çabasının en ağır ihtimal olduğu, onun için de teşhiste acele edilmemesi gerektiği görüşündeyim. Çünkü bu işte çıkarı olan Suriye dışındaki ülkeler de çok…

Amerika, Fransa, İngiltere Türkiye’yi gaza getirmek istiyor

– Kimleri kastediyorsunuz? İran’ı mı?

İran olabilir, Suriye’nin içindeki muhalefet kesimleri olabilir, Batılı ülkeler de olabilir. Çünkü Batılı ülkeler amiyane tabiriyle Türkiye’yi gaza getirmek suretiyle oraya bulaştırmaya çalışıyorlar. Askerlerinin hayatına mal olmasını istemedikleri için “Bu kirli işi Türkiye yapsın” diye düşünen Batı ülkeleri de vardır. Mesela İskandinav, Baltık ülkeleri veya Macaristan gibi ülkeler bu işe hiçbir şekilde bulaşmak istemeyecektir. Belki İngiltere, ABD, Fransa gibi Türkiye’yi bu hale getirmiş olan, yani başlangıçta, -amiyane tabiriyle- gaza getirmek suretiyle Türkiye’yi bu duruma sokmuş olan ülkeler var. Onlar uçak veya malzeme gönderebilir ama yine postalları Suriye topraklarına girmeyecek şekilde yardımda bulunabilirler. Bir de Suriye’nin içinde savaşan 300 kadar ayrı fraksiyon var. Bunlar birbirinden bağımsızlar. O fraksiyonlar da Türkiye’nin bu işe bulaşmasından çok memnuniyet duyarlar. Çünkü amaçları Esad’ı yıpratmak ve bu yıpratma işinde Türkiye önemli rol oynayacaktır diye isterler. Onun için Türkiye’nin burada “İş Muhaberat’a dayanıyor, tek muhatabımız o olsun” şeklinde kolaycı bir değerlendirme yapmayacağına inanıyorum.

Muhaberat da taşeron olabilir

– Siz yapılan açıklamalara rağmen “Esad yapmıştır” diye kesin ikna olmadınız, değil mi?

Demiyorum. Zaten Türkiye’de de Sayın Başbakan’ın ilk açıklaması son derece ihtiyatlıydı ve ben o ihtiyatın devam etmesini temenni ederim. Bu devlete hizmette bulunmuş bir insan, bir Türk vatandaşı olarak yetkililerimizin açıklamalarının doğru olduğuna inanmak istiyorum, onun için bunu tartışmıyorum. Fakat onların yerinde ben olsaydım, yalnız başına Muhaberat’a fatura çıkarmak yerine, bunun daha büyük bir komplo olabileceğini ve Muhaberat’ın da taşeron olarak kullanılmış olabileceği ihtimalini aklımda tutardım. Çünkü bir süre sonra bunun arkasında İran’ın olduğu ortaya çıkacak olursa, Türkiye en başta yanlış teşhis koymuş intibası doğar ve Türkiye’nin o duruma düşmemesi lazım.

– Kimin çıkarı olur peki bundan?

İran bunu yapabilir, Türkiye ilişkilerine bundan ötürü gölge düşürmek istemeyeceği için Rusya daha az ihtimal… Ama en akla gelen İran, sıraya dizersek, Maliki rejimi, sonra Batı ülkeleri… Bunların hepsinin kendileri yapmasa bile, böyle bir şeyden memnuniyet duymaları mümkündür.

Türkiye’ye saldırmak Esad’ın çıkarına değil

– Çözüm süreci ile Reyhanlı’yı ilişkilendiriyor musunuz?

Suriye rejimi çözüm sürecinin başarıya ulaşmasından duyacağı rahatsızlık nedeniyle bu kadar riskli bir işe girişmez. Dolayısıyla, eğer bizim teşhisimiz bunu Muhaberat yaptı ise, Kürt açılımından dolayı yapıldı tezimizle çelişiyor. Ya Kürt açılımından rahatsız olanlar yapmıştır veya Suriyeliler yapmıştır. Esad tabii ki rahatsız oluyordur ama Türkiye’yi tahrik edip kendi üzerine saldırtması çıkarlarına aykırı düşüyor. Çünkü Türkiye askeri olarak Suriye’ye bulaşırsa, Esad’ın düşme süreci biraz daha hızlanmış olur. Esad bunu hesap edebilecek kadar iktidarda bulunmuş bir insan, onun için bunu yapmaz. Ama Muhaberat’ın içinde Esad’dan talimat almaksızın buna tenezzül etmiş olanlar olmuş olabilir. Esad’ın kendisinin “Türkiye’de kalabalık bir yerde bomba patlasın, insanlar ölsün” talimatı vermesi çıkarlarını desteklemez.

Öcalan’la görüşürken Beşar Esad’la görüşmeye karşı çıkmak zor

– Reyhanlı saldırısının ertesinde Başbakan Erdoğan ABD’yi ziyaret edecek. Siz Suriye konusunda bir tutum değişikliği bekliyor musunuz bu süreçte?

Bu işi çözecekse, Rusya ve ABD çözecektir. Rusya “Ben Beşşar Esad’a dokundurmam” anlamına gelen çok katı bir tutum sergilemiştir. Buna mukabil ABD ilk başta “Beşşar Esad gitmeli” derken, bir aşamadan sonra ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ağzından “Bir masanın etrafında hem Esad’ı hem muhalefeti görmek istiyoruz” cümlesi geldi. Sonra onu yumuşatmaya kalktılar. ABD’de birden fazla görüş öne sürülüyor. Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı müdahaleden yana, Beyaz Saray ise Irak’taki deneyimin tekrar yaşanmasını istemediği için biraz firene basılmasını istiyor. ABD-Rusya pazarlığı da böyle bir ortamda cereyan ediyor. Şimdi Cenevre Anlaşması bazında bir çözüm deneniyor. Geçmişte bir geçiş süreci konusunda mutabakata varılmıştı ama bu süreç Beşşar Esad’lı mı Esad’sız mı olmalı konusunda anlaşmazlığa düşüldü. Türkiye Beşşar Esad’sız olması gerektiğini savunanlardan. Yalnız Türkiye’nin önünde bu konuda bir fren de var.

Esad’a onurlu bir çıkış göstermek lazım

– Nedir o fren?

Kürt açılımı için şu anda isabetli bir şekilde Öcalan’ı muhatap alıyoruz, bu doğru bir tercih ama Öcalan hapiste bir adam. Suriye ile mukayese edince, “Beşşar Esad gitsin, başkasını muhatap alın” deyince tuhaf bir durum oluyor. Türkiye’de hapisteki adamı muhatap aldığımıza göre, şu anda Suriye’de Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan “Beşşar Esad’ı muhatap almayın” dememiz savunması biraz zor bir durum. Bu “Beşşar Esad ilahi nihayet kalsın” anlamına gelmiyor; Beşşar Esad’ın çözümün bir parçası haline gelmesi, ona da onurlu bir çıkış göstermek suretiyle daha fazla can kaybına meydan vermeden bu işi çözümlemek lazım. Şimdi ABD ve Rusya bir anlaşmaya varmaya çalışıyorlar. Rusya bu pazarlıkta daha güçlü durumda. Tam Rusya’nın istediği gibi “Sonuna dek Esad’ın arkasında” bir çözüm olmayacak ama anlaşmanın Rusya’nın istediğine daha yakın bir şekilde, yani Beşşar Esad’ı da dâhil ederek çözme ile sonuçlanacağı kanaatindeyim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

CAPTCHA (Şahıs Denetim Kodu) Resmi

*

Başa dön tuşu