Suriye el-Ahbar Televizyon kanalında konuşan Suriye Baş Müftüsü Şeyh Ahmet Bedrettin Hassun, ‘Suriye, Irak, Libya vb. ülkelerde çocuklarımızı öldürenlerle yıllardır Filistinlileri öldürenlerin aynı kişiler olduğunu en kısa zamanda anlayacaklar’ dedi.
Hassun sözlerine şöyle devam etti:
“Belki bazıları ‘İslam ümmeti neden birbirini öldürüyor, mallarını yağmalıyor, her şeyi yakıp yıkıyor?’ diye sorabilir. Cevabı gayet açık ve net; Kabil, kardeşi Habil’in saygınlığını koruyamadı. İçindeki öfke ve kinle kardeşini öldürdü.
Lübnan’ın dört parçaya bölünüp, ülkeye sokulan yabancı silahlarla Lübnanlıların birbirini öldürdüğü günlerde herkes el ele vererek savaşın ateşini söndürmeye çalıştı ama başaramadılar. Suriye o kaos günlerinde olaya müdahil olarak çözüme katkı sağladı. Bu, Suriyelilerin ‘komşunun hakkına riayet’ noktasında yapmış olduğu en bariz davranışıdır.
Ramazan ayında iftar sofrasının başında oturduğunuzda çok sevdiğiniz birinin yerinin boş olduğunu görebilirsiniz. Ama üzülmeyin çünkü manevi âlemde müminler için açılan sofra, yeryüzünde açılan sofralardan daha geniş ve daha bereketlidir. Bu yıl ki Ramazan’ımız da şehitlerimizin cennetimsi kokusuna büründü. Bu yıl Suriyeliler için farklı olacak, bunu ispat ettik. Suriye halkı Suriyelilerin onur ve izzetini satın almak isteyen onlarca ülkenin karşısında boyun eğmeden mücadele ediyor.
Ramazan benimle senin arandaki yakınlaşmanın sebebidir. Ramazan, Kur’an ayıdır. Silahlarınızı yere bırakın. Savaş ve katliamlara bir son verin. Çünkü Allah katında masum ve savunmasız bir çocuğun öldürülmesi, Avrupa ve Amerika’da şahit olduğumuz Kur’an’ın yakılıp yıkılmasından daha büyük ve ağır bir suçtur. İnsanları öldürenler ne kadar da hakir ve zelildir! Kur’an-ı Natık’a (Konuşan Kur’an) sırtını dönüp, ellerine Kur’an alarak masum insanları öldürenler Kur’an’ın lanet ettiği kimselerdir.
Ey Zalim Yöneticiler! Suriye, Yemen, Somali, Libya, Tunus, Irak vb. ülkelerde harcadığınız servetle alınan silahların binlerce insanı öldürmesi yetmedi mi? Ben Suriyelileri öldürülmesinden Amerika’yı sorumlu tutmuyorum. Allah şahittir ki bunca yıkım ve ölümün asıl müsebbibi, Arap yöneticilerdir. Kraliyet tacını ve saltanat koltuğunu korumak pahasına kendi halkını ve dinlerini satan yöneticilerdir bunca ölüme sebep olanlar. Bugün Yemen’i bombalayanlar Kudüs’ün özgürlüğü ve Filistin halkına yardım için tek bir adım bile atmadı. Gazze ve Güney Lübnan savaşı başlayınca ‘Bunlar macera arıyor, risk alıyor’ dediler. O gün bu sözleri söyleyenler bugün nasıl da cesaretlenmiş? Yemenli çocukları öldürecek yüreğe ve güce sahip olmuş! Çocuk cinayetlerine sebep olan silahlar hangi parayla alınıyor? Arap kralların petrol ticaretinden elde ettiği silahlarla.
Ey Arap Birliği Ülkeleri ve İslam İşbirliği Teşkilatı Üyeleri! Bugüne kadar Allah’ın rızasını elde etmek için İslam ümmetine hangi alanda hizmet ettiniz? Arapların kanı akarken, onuru, izzeti ve namusu ayaklar altına alınıp ihanete uğrarken Yüce Allah’a hangi yüzle, nasıl cevap vereceksiniz? Suriye’de akan kanı durdurmak için Suriye’ye Staffan de Mistura (BM’nin Suriye Özel Temsilcisi) değil Arap yöneticiler gelmeli. Sadece Suriye’ye değil Libya, Yemen vb. ülkelerdeki şiddet ve ölümlere son vermek için Mistura’lar değil Arap yöneticiler çaba harcamalı.
Suriye Arap yöneticilerin kendilerinden utanç duymalarını sağladı, elbette hala utanacak yüzleri varsa! 2011 yılında ‘Suriye’deki mevcut yönetim devrilecek’ dediler. 2012 yılında ‘Suriye dağılıyor’ dediler. 2013 yılında ‘Dimeşk (Şam) düştü’ dediler. 2014 yılında ‘Humus devletin kontrolünden çıktı’ dediler. Ama biz onlara sadece tek bir söz söylüyoruz, ‘Burası Suriye’dir.’ ‘Suriye’nin yarısı teröristlerin kontrolünde’ diyenlere, ‘Suriye devleti Rakka ve İdlib’de devlet dairelerinde çalışanların maaşını vermeye devam ediyor’ diyoruz.
Buradan İstanbul, Riyad ve Doha’da otellerde oturumlar düzenlere sesleniyorum; Size bağlı terör gruplarının girdiği şehirde katliam yapması ve halkı göçe zorlaması sizleri rahatsız etmiyor mu? Katliam yaptığınız şehirlerden kaçanlar nereye sığınacak? Elbette Suriye devletine sığınacak. Suriye devleti zalim ve katil diyen sizler değil misiniz? Madem öyle insanları neden zalim bir devletin kucağına atıyorsunuz?!!
Madem halk için savaşıyorsunuz o halde halk neden sizden kaçıp zalim bir devlete sığınıyor?!! Eğer siz merhametli ve adil olsaydınız halk sizden değil zalim dediğiniz devlete bağlı güvenlik güçlerinden kaçardı. Tek bir şehir adı söyleyin ki siz şehre girdikten sonra orada yaşayanlar şehri terk etmemiş olsun.”