Bundan tam 2 yıl önce “haftalarla sayılabilecek kadar ömrü var” dedikleri Esad hala yerinde duruyor…
Suriye’nin dostları bize ne söyledi fark ettiniz mi?
Farkında mısınız Suriye artık gündemimizde değil. On binlerce insan öldü. Milyonlarca insan evsiz, yurtsuz ve perişan bir halde. Binlerce çocuk ya öldü ya da yetim kaldı.
Bir ülke yıkıldı. Bütün birikimi, kültürü, değerleri, tarihi, kütüphaneleri tarumar edildi.
Suriye halkının arasına büyük bir kan davası sokuldu.
Suriye, hayalet ülke haline getirildi.
Bundan tam 2 yıl önce “haftalarla sayılabilecek kadar ömrü var” dedikleri Esad hala yerinde duruyor…
Suriye‘ye “barış, özgürlük, demokrasi” getirmek için büyük bir kararlılıkla ateşe odun atanların da artık yapabilecekleri hiç bir şey yok.
Çünkü ağzının tadına göre bir iktidar adayı olmadığı için ABD kılını bile kıpırdatmıyor.
ABD’nin müdahale etmesi de tek kurtuluş olarak görülüyor.
Çünkü kimse başka türlü Esad’ı nasıl göndereceğini bilmiyor.
İşte bu tablonun etrafından geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da “Suriye‘nin dostları” bir kez daha toplandı.
Bakın kimler katılmış bu toplantıya: ABD, İngiltere, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, BAE, İtalya, Almanya ve Fransa.
İnsan bu ülkeleri görünce bunlar Suriye’nin dostuysa, düşmanları kim diye sormak istiyor.
Gerçekten bu sicili bozuk ülkeler Suriye’nin dostuysa düşmanı kim Suriye’nin?
Normal, insanca yaşamın bile olmadığı Sudi Arabistan, tek bir kişinin nüfusuna kayıtlı gibi görünen, parasından başka hiçbir kıymeti olmayan Katar ve bölgede İsrail’in önemli partneri pozisyonunda bir krallıkla yönetilen Ürdün Suriye’ye demokrasi götürmek istiyorlar, öyle mi?
ABD, İngiltere, Fransa, Sudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerden siz bugüne kadar herhangi bir iyilik sadır olduğunu gördünüz mü?
Yakılıp-yıkılan şehirlerin ve sefalete düşürülen halkın umudu ve geleceği işte bu ülkelerin iki dudağı arasında.
Ve buna rağmen yapılan son toplantıdan da dişe dokunur hiçbir şey çıkmadı.
Toplantı sonucuna bakılırsa ABD’nin kılını kıpırdatmaya niyeti yok. Çünkü toplantıda alınan kararlar ne muhalifleri tam bir başarıya götürecek türden bir yardımı içeriyor, ne de Esad’ın kesin olarak zaferini ilan edeceği türden bir durumu.
Toplantının sonucundan ve bu sonuca yapılan yorumlardan benim anladığım “Suriye’nin İstanbul’da toplanan dostları” hem bize hem de Suriye halkına dedi ki:
Biraz daha yiyin birbirinizi. Biraz daha yok edin şehirleri. Suriye’de başlayan kan davasını biraz daha büyütün. Bu savaş biraz daha sürsün ki Suriye ilelebet belini doğrultamasın.
Ve o ateşe odun taşıyarak ‘barış’ getireceğini sananların da bu durum karşısında ne yazık ki yapabilecekleri hiçbir şey yok.
Artık ne başbakanımızın, ne de dışişleri bakanımızın konuşma metinlerinde Suriye’nin yeri var.
Artık Esad’a bir ömür biçemiyorlar.
O kanın nasıl ve ne zaman duracağı konusunda en küçük bir fikirleri bile yok.
Zaten kanın durmasını değil, iktidarı istiyorlar.
ABD’yi anlıyorum, kendine göre planları var.
İngiltere’yi anlıyorum yüzyıllık hesapları var.
Sudi Arabistan’ı anlıyorum, bitmeyen bir mezhep taassubu ve buradan yürüttüğü siyasi kavgaları var.
Peki Türkiye’de ilk günden itibaren Suriye’yi harap eden bu ateşe odun taşıyanlar nasıl uyuyorlar?
Yastığa başlarını nasıl koyuyorlar?
Perişan olan o halkın beddualarından nasıl kurtulacaklarını düşünüyorlar?
Ölen, yetim kalan binlerce çocuğun ahına kulaklarını nasıl tıkıyorlar?
‘İslamcılık devrim’i adına yaptıklarının gelip ABD’nin iki dudağı arasına sıkışıp kalmış olmasından dolayı hiç mi yüzleri kızarmayacak?
ABD onay vermezse kimseyi yerinden edemeyeceklerinin ortaya çıkmış olmasından hiç mi hicap duymayacaklar?
Yapacakları ‘islami devrim’in ABD’nin ‘müdahale’ kararına kalmış olmasının utancını içlerinden nasıl atacaklar?
Suriye’de “İslami devrim yapıyoruz” diye yola çıkıp sonra da ABD’ye “lütfen artık bir şeyler yap” demenin lekesinden bu ideolojiyi ve ahlaklarını nasıl kurtaracaklar?
Görünen o ki ABD Suriye’de “laik” bir yapı ortaya çıkana kadar kılını kıpırdatmayacak.
Suriye’de İslamcı devrim hayalleri kuranların son umudu ne biliyor musunuz?
16 Mayıs’daki Obama ve Erdoğan görüşmesi
Belki Başbakan Erdoğan Obama’yı ikna eder de bizimkiler de hayalini kurdukları o devrimi Suriye’de gerçekleştirebilirler.
Obama’nın iki dudağı arasına sıkışıp kalan o devrimin de, hepinizin de canı cehenneme.
Bu çamurda daha ne kadar inat edeceksiniz Allah aşkına?
Ellerinizde masum kanı var, farkında değil misiniz?
Levent Gültekin