Suriye’nin Birleşmiş Milletlerdeki (BM) Daimi Temsilcisi Beşar Caferi; Suriye’nin, hiç kimseye savaş açma peşinde olmadığına dikkat çekerken, savaşa maruz kalması halinde ise kendini savunacağının altını çizdi.
Suriye’nin diplomatik ilişkilerinde gerçekçi olduğunu belirten Caferi, ne ABD ne de başkanı Barack Obama’nın uluslar arası kararlar ve misaklar haricinde egemen ve bağımsız bir devlete savaş açma hakkı olmadığını ifade etti.
Kendisine savaş ilan edilen bir devletin uluslar arası kanunlar ve misaklar gereğince kendini savunmak için savaş ilan eden devlete karşı saldırıda bulunma hakkına doğal ve meşru olarak sahip olduğunu ifade eden Caferi; fakat Suriye’nin şu ana kadar böyle bir şey yapmadığını ve yapma niyetinde de olmadığını ekledi.
Caferi; ABD’nin Suriye’deki krizde çözümün değil, sorunun bir parçası olduğunu belirtirken, Ürdün ve Türkiye’de teröristlere her türlü desteği sağladığına dikkat çekti.
Suudi Arabistan’ın rolü konusunda ise Caferi; bu rolün artık herkes tarafından bilindiğini belirtirken, Suudi dışişleri bakanının aleni bir şekilde Türkiye toprakları üzerinden Suriye’deki teröristlere 400 ton silah gönderdiğini birçok kez açıkladığına dikkat çekti.
Caferi; Suriye’nin kesinlikle kimyasal silah kullanmadığını ve kullanmayacağını belirtirken, bu silahları ilk kez Avrupa devletlerinin I. Dünya savaşında kullandıklarını hatırlattı.
Suriye’de kimyasal silahların kullanımına ilişkin Şam dahil bir çok başkentin şüpheye yer vermeyen kanıtlar sunduklarını belirten Caferi; kimyasal silahların kullanılması ve kurban gidenlerin sayısına ilişkin medyadan çıkan asılsız bilgilere dikkat çekti. Caferi ayrıca medya araçları ve haber ajanslarında terör gruplarının kullandıkları kimyasal maddeleri nerden ve nasıl getirdiklerini belirten raporlara işaret etti.
Suriye’ye düşman Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan gibi devletlerin Suriye’de 49 durumda kimyasal silah kullanıldığını iddia ettiklerine işaret eden Caferi; BM silahsızlanma işlerinden sorumlu BM genel sekreter temsilcisi Angela Kane’nin bizzat kendisinin bu durumların büyük çoğunluğunun aslı gerçeği olmadığını vurguladığına dikkat çekti.
