2014 Kudüs İçin Hareketliliğin Arttığı Bir Yıl Oldu
2 Temmuz 2014 tarihi Kudüs’ün ve Kudüslülerin tarihinde dehşetli bir olayın yaşandığı ciddi bir gün olmuştu. İşgalci siyonistler 16 yaşındaki Kudüslü bir çocuğu kaçırarak feci bir şekilde öldürdüler. Siyonist işgalin “sivil” olarak nitelendirilen kanadını oluşturan yahudi yerleşimciler Muhammed Ebu Hudayr isimli bu çocuğu kaçırdıktan sonra korkunç bir şekilde işkence etmiş, sonra da ağzından zorla benzin içirmiş ve bu benzini ağzından verdikleri alevle yakarak çocuğun bedenini korkunç bir şekilde ateşe vermişlerdi.
İşgalci yerleşimcilerden üç gencin kaçırılması üzerine bütün dünyayı ayağa kaldıran medya organları, bir Filistinli çocuğun böylesine korkunç bir cinayetle işkenceyle ve yakılarak öldürülmesini doğru düzgün gündeme bile getirmek istemediler. Çünkü o günlerde işgal yönetimi Gazze’ye bir saldırı düzenlemeye hazırlanıyordu ve bu amaçla havayı kızıştırmıştı. Medya organlarını kullanarak hazırladığı ortamın ve havanın bozulmasını, saldırı için kullanmaya çalıştığı gerekçelerin havaya uçmasını istemiyorlardı.
Fakat Muhammed Ebu Hudayr’a yönelik cinayet Kudüs’te işgalci vahşete karşı tepkileri alevleyen olay oldu. Her ne kadar 7 Temmuz’da başlatılan saldırı sebebiyle dikkatler Gazze’ye yöneldiyse de sonrasında Kudüs’te hareketlilik yeniden yükselişe geçti.
İşgalci siyonistler Kudüs’teki hareketliliği bastırabilmek için bir yandan güvenlik güçleri vasıtasıyla bir yandan da işgalci vahşetin sivil kanadını oluşturan yahudi yerleşimciler vasıtasıyla baskınlar ve saldırılar düzenlediler. Mescidi Aksa’ya sık sık baskınlar düzenlediler. Müslümanların bu kutsal mabede girişini zorlaştırmak için yasakları ve yaş sınırlaması uygulamalarını daha da katılaştırdılar.
Ancak işgalcilerin bu uygulamaları ve saldırgan tutumları ters tepti ve bu kez Kudüslüler, büyük fedakârlıklar göstererek ve işgalci siyonistlerin tehditlerini de önemsemeyerek siyonistlerin gözlerini korkutacak eylemlerle karşılık verdiler. Eylemler işgalcileri geri adım atmaya ve havayı kısmen yumuşatmaya zorladı. Ama işgal yönetimi Kudüs’te bir yandan oranın asıl sahiplerine yönelik tasfiye ve tehcir politikasını, bir yandan da siyonist terör örgütlerine militan sağlama amacıyla yeni yahudi yerleşim merkezleri inşa uygulamalarını sürdürdü.